2İzmir Şehir Hastanesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği, İzmir, Türkiye
3Sag?lık Bilimleri U?niversitesi, İzmir Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
4Sag?lık Bilimleri U?niversitesi, İzmir Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, serebral vasküler varyasyonların sıklığını, nöroşirurji pratiğindeki önemini ve cerrahi sırasında karşılaşılabilecek zorlukları ortaya koymaktır. Gelişen görüntüleme tekniklerinin bu varyasyonların tanınmasındaki rolü vurgulanacaktır.Gereç ve Yöntem: Literatürde detaylı olarak tanımlanan serebral vasküler varyasyonlar, 887 olgunun bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi ile retrospektif olarak incelenmesiyle analiz edilmiştir. Hastaların demografik özellikleri, vasküler varyasyonları ve eşlik eden anevrizma varlığı değerlendirilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastalar 3-90 yaş aralığındadır ve ortalama yaş 54,7"dir.
Bulgular: Inceleme sonucunda, 275 olguda (%31) anevrizma, 159"unda (%17,9) anevrizma rüptürüne bağlı subaraknoid kanama (SAK) saptanmıştır. Anevrizma oluşumları; orta serebral arter (MCA) (%10,7), internal karotid arter (ICA) (%2,25), anterior serebral arter (ACA) (%2,14), anterior komunikan arter (ACoA) (%5,74) ve posterior komunikan arter (PCoA) (%4,84) yer almıştır. MCA"da varyasyon %17,70 oranında gözlemlenmiş ve aksesuar MCA saptanan olgularda anevrizma riski %57,14 artmıştır. ACA varyasyonları arasında ise 237 (%26,71) olguda varyasyon izlenmiştir, ancak anevrizma oluşumuna etkisi belirgin olmayabilir.
Sonuç: Sonuç olarak, ACA anatomik varyasyonlarının vasküler nöroşirürji pratiğinde önemi büyüktür ve preoperatif değerlendirme her zaman dikkatlice yapılmalıdır. Mikronörovasküler cerrahiye duyulan ihtiyaç artarken, nadir görülen vasküler varyasyonlara hâkim olmak, cerrahların görevlerinden biridir.