Türk Nöroşirürji Dergisi 2024 , Vol 34 , Num 2
Pediatrik Hastalarda Atlantoaksiyal Rotatuar Subluksasyon Olgularının Yönetimi ve Takibi
Öykü ÖZTÜRK1,Merve YAZOL2,Aydemir KALE1,Pelin KUZUCU1,Alp Özgün BÖRCEK1
1Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
2Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
DOI : 10.5137/1019-5157.TND.3355 AMAÇ: Atlantoaksiyal rotatuar subluksasyon (AARS) hem pediatrik hem de erişkin yaş grubunda oldukça nadir izlenen bir klinik durumdur. Etiyolojisinde travma, enfeksiyon, inflamasyon, genetik ve metabolik birçok sebep yer almaktadır. Sıklıkla boyun ve üst ekstremite ağrısı, disfaji, tortikollis ve uyuşma şikayetleri eşlik eder. Genellikle tanısı radyolojik olarak konulmakla birlikte, pediatrik yaş grubunda ossifikasyonun tamamlanamaması sebebiyle oldukça zordur. Kapalı redüksiyondan enstrümantasyon cerrahisine kadar oldukça geniş spektrumlu takip ve tedavi seçenekleri mevcuttur. Bu çalışmamızda kliniğimizde son bir yılda görülen olgular üzerinden nadir görülen bu klinik durumun takip ve tedavisinde standardizasyon oluşturmada literatüre katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.

GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kliniğimizde 2023-2024 yılları arasında görülen AARS olguları etik kurul onayı alınmasını takiben; şikâyet, semptom, nörolojik muayene ve radyolojik görüntüleme açısından arşiv kayıtlarından retrospektif taranarak bu hasta grubuna olan yaklaşım algoritmik olarak değerlendirilmiştir.

BULGULAR: İncelenen pediatrik yaş grubu 6 kadın hastanın 2 tanesi posttravmatik, 4"ü ise spontan gelişen AARS tanısına sahipti. Hastaların hepsinde ağrı şikâyeti olup, 5"inde ek olarak tortikollis mevcuttu. Tortikollis görülen 5 hastanın 3"ünde üst ekstremite kuvvet kaybı, 1"inde üst ekstremite hipoestezisi görüldü. 1 hasta ise nöromotor defisit olmadan tarafımıza başvurdu. Hastaların hepsine genel anestezi eşliğinde kapalı redüksiyon uygulandı. İşlem sonrası nörolojik defisit izlenmedi, ağrı şikâyetlerinde azalma gözlendi. Redüksiyon sonrası takipleri; rutin görüntülemeler ve SOMI (sternal occipital mandibular immobilizer) boyunlukla gerçekleştirildi. Kontrol görüntülemelerde tüm noninvaziv tedavi ve tekniklerin başarılı olduğu ispatlandı.

SONUÇ: Kapalı redüksiyonun; özellikle pediatrik yaş grubunda görülen AARS tanı ve tedavisinde, klinik tecrübemize baktığımızda sonuçları başarılı olup hasta konforu, hastanede yatış süresinin kısaltılması, enfeksiyon riskinin düşürülmesi açısından ilk basamak tedavi seçeneği olarak tercih edilebilir. Anahtar Kelimeler :