Türk Nöroşirürji Dergisi 2018 , Vol 28 , Num 3
Subaraknoid Kanamanın Klinik Özellikleri, Sentinel Başağrısı ve Ayırıcı Tanı
Doğa VURALLI1,Hayrunnisa BOLAY1
1Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Algoloji Bilim Dalı, Nöropsikiyatri Merkezi, Ankara, Türkiye

Özet

Subaraknoid kanama, daha çok gençleri etkileyen ve yüksek morbidite ve mortaliteye sahip nörogirişimsel bir acildir. Subaraknoid kanamanın sıklıkla ilk ve tek belirtisi ani ve ciddi olan başağrısıdır ve hayattaki en şiddetli başağrısı olarak tanımlanır. Hastaların %25-50"si ilk kanama veya tekrar yırtılmaya bağlı kaybedilmektedir. Travmatik olmayan subaraknoid kanama olgularının %80"i sakküler anevrizma yırtılmasına bağlıdır. Öyküde, asıl kanamadan yaklaşık 2-8 hafta önce ortaya çıkan ve "sentinel" başağrısı olarak bilinen ciddi baş ağrısı tanımlanabilmektedir ve serebral anevrizma ile ilişkilidir. Sentinel başağrısı önemli bir uyarıcı bulgudur ancak halen atlanılmaktadır. Gökgürültüsü başağrısı ile başvuran her hasta subaraknoid kanama açısından değerlendirilmelidir. İlk tanı testi, kanama sonrası ilk 12 saatte %100"e yakın duyarlılığa sahip olması nedeni ile kranial bilgisayarlı tomografi (BT) olmalıdır ve normal olması halinde lomber ponksiyon ve magnetik rezonans (MR) görüntüleme BT"yi izlemelidir. BT veya MR anjiyografi gibi tetkikler anevrizmanın ortaya konulması ve ayırıcı tanı açısından yapılmalıdır. Ayırıcı tanıda sinüs ven trombozu, pitüiter apopleksi, servikosefalik arteryel diseksiyon, akut hipertansif kriz, spontan intrakranial hipotansiyon ve primer gökgürültüsü başağrısı gibi diğer gökgürültüsü başağrısı nedenleri düşünülmelidir. Anevrizmanın ilk 24 saat içinde tedavisi, tekrar kanama riskini azaltmaktadır. Tedavide, açık cerrahi ile klip uygulaması veya endovasküler anevrizma obliterasyonu yapılmaktadır. Erken tanı ve tedavi ile morbidite ve mortalitenin azaltılabileceği akılda tutulmalıdır.