Özet
Giriş: Meningiomlar yavaş büyüyen, biyolojik davranışları önceden bilinmesi oldukça zor olan çoğunlukla iyi huylu ekstraaksiyel tümörlerdir. Tüm beyin tumorlerinin yaklaşık %15-20"ini oluştururlar. Bazı histopatolojik alt tipleri bening veya agresif karekter göstermektdir. Bu araştırmada, meningioma tanısı alan olguların güncel literatür eşliğinde biyolojik davranış ve patogenezin araştırılması amaçlandı.Gereç ve Yöntem: 2010 ile 2019 yılları arasında Nöroşirurji Kliniğinde meningiom nedeniyle opere edilmiş 69 olgu retrospektif olarak incelendi. Olgular yaş, cinsiyet, tümör lokalizasyonu, peritümöral ödem, Simpson ve Kobayashi rezeksiyon derecesi, radyoterapi alması, histopatolojik alt tip, grade, lokal tümör rekürrensi bilgilerine ait klinik veriler içerisinde meningioma ait biyolojik davranış ve prognozuna etki edebilecek bulgular değerlendirildi.
Bulgular: Kriterleri karşılayan 69 olgu çalışmaya dahil edildi. Hastaların yaşı 23- 82 arasında olup, 32 olgu (%46.4) sfenoid kanat 15 (%21.7) konveksite 6 (%8.7) olfaktor oluk, 4 (%5.8) petroklival, 3 (%4.3) klinoid, 2 (%2.9) parasagittal 2 (%2.9)planum sfenoidale 2 (%2.9) serebello pontin 2 (%2.9) tentorial 1 (%1.4) foramen magnum lokalizasyonlu olduğu görüldü. Histopatolojik grade incelendiğinde 56 (% 81.2) olgu grade I, 12 (% 17.4) grade II, 1 (%1.4) grade 3 idi. Lokalizasyon ve histolojik grade karşılaştırılmasında en sık sfenoid kanatta yerleştiği ve grade II olguların çoğunun da bu lokalizasyonda olduğu saptandı. Preoperatif peritümöral ödem, sfenoid kanat ve konveksite meningiomlarında daha fazla idi. Toplam 8 (% 11.6) olguda nüks görüldü. Nüks olgular 6 (%75) sfenoid kanat, 1"i (%12.5) olfaktor oluk, 1"i (%12.5) konveksite yerleşimliydi. Nüks eden 6 (%75) olgu Grade II, 2 (%25) olgunun ise grade I meningiom olduğu saptandı. Simpson grade IV ve Kobayashi grade IVA ve IVB rezeksiyon yapılan olguların tümünde nüks saptandı.
Sonuç: Çalışmamızda, meningiomların prognozunda histopatolojik alt tip ve cerrahi rezeksiyon derecesinin önemli rol oynadığı, ayrıca peritümöral ödem varlığının ve tümör lokalizasyonunun prognozda ve biyolojik davranışta etkili olabileceği düşünüldü.