Özet
Spinal vasküler malformasyonlar tedavi edilmediklerinde birkaç yıl içinde hastaları tekerlekli sandalyeye mahkum edebilen
sinsi başlangıçlı, progresif seyirli, nadir bir nörovasküler hastalık gurubudur. Yıllar içinde anjiografik vasküler anatomi bilgisinin
olgunlaşması, cerrahi tecrübenin birikmesi ve hepsinden önemlisi mikrokateter ve embolizasyon teknolojisinin gelişmesiyle birlikte
süperselektif spinal anjiografinin gerçekleştirilmesi, spinal vasküler malformasyona sahip birçok hastanın başarıyla tedavi edilmesini
mümkün kılmıştır. Bu hastaların önündeki en büyük sorun klinik ve radyolojik ayırıcı tanıda hastalığın akla gelememesi, tanının
ve dolayısı ile tedavinin gecikmesidir. Endovasküler tedavide amaç fistül seviyesinde vasküler malformasyonu embolize etmektir.
Hastalık ne kadar erken dönemde yakalanır ve tedavi edilirse nörolojik kayıpların tam düzelme ihtimali o kadar yüksek olacaktır.
Tedavinin klinik başarısı hastalık semptom ve bulgularının şiddetiyle ve süresiyle doğrudan bağlantılıdır.