Özet
Pterional yaklaşım, çeşitli kafa tabanı patolojilerinde sıklıkla uygulanmakta ve birçok nöroşirürjiyen tarafından güvenli
bir yol olarak görülmektedir. Uygun vakalarda kullanılan lateral supraorbital (LSO) yaklaşım ise, pterional yaklaşıma
göre cerrahi sürenin kısalığı ve yapılan cilt insizyonu ile kraniotominin küçüklüğü gibi önemli bazı avantajlara sahiptir.
Bu çalışmada, pterional yaklaşım yerine, LSO yaklaşım tercih edilerek opere edilen olgulardaki deneyimin paylaşılması
amaçlanmıştır. Çalışmaya, 2019-2021 yılları arasında LSO yaklaşım kullanılarak opere edilen 18-75 yaş arası
intrakraniyal tümör olguları dahil edilmiştir. Nüks vakalar çalışmanın dışında tutulmuştur . Tüm hastalara, rezeksiyon
oranını değerlendirmek amacıyla postoperatif 24. saate ve 3. ayda kontrol manyetik rezonans görüntüleme yapılmıştır.
Çalışmamıza, belirtilen kriterlere uyan 10 hasta dahil edilmiştir. Lezyon lokalizasyonuna göre yapılan ayrımda, olguların
3"ünün anterior insula, 2"sinin mezial temporal lob, 2"sinin sellar bölge, 2"sinin inferior frontal girus ve 1"inin de ön
fossa yerleşimli tümöral lezyonlarının olduğu görülmüştür. Olguların 9"unda gross total, 1"inde ise subtotal eksizyon
yapılmıştır. Patoloji preperatlarının incelenmesinde elde edilen sonuçlarda; meningiom, düşük dereceli glial tümör,
glioblastom, dermoid tümör, malign lenfoma, metastaz ve epandimom olgu sayılarının sırasıyla; 2, 2, 2, 1, 1, 1 ve 1
olduğu görülmüştür. Postoperatif dönemde komplikasyonun görülmediği olguların ilk 3 aylık takiplerinde mortalite
izlenmemiştir. Sonuç olarak; LSO yaklaşım kullanılarak, ön fossa, orta fossa, sellar ve parasellar bölge tümörlerinin
yeterli ve güvenli eksizyonu yapılabilir ve bahsedilen yaklaşım, seçilmiş birçok olguda pterional yaklaşımın iyi bir
alternatifi olabilir.