Hibrid Tümör Cerrahisi: Klinik Deneyim ve Sonuçlarımız
Muhammed Erkan EMRAHOĞLU1,Atakan BESNEK1,Çağhan TÖNGE1,Samet DINÇ2,Cengiz TUNCER3,Mehmet Erhan TÜRKOĞLU1
1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği, Ankara
2Afyonkarahisar Devlet Hastanesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği, Afyonkarahisar
3Düzce Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Düzce
Özet
Endovasküler tanı-tedavi yöntemleri geçmişte çoğunlukla anevrizmalar için kullanılmakta iken teknolojik gelişmelerle
beraber intrakraniyal tümörlerin yönetiminde, endovasküler yöntemlerin geleneksel cerrahi yöntemlerle kombine
edildiği hibrid yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Anjiyografi sayesinde hipervasküler, özel yerleşimli veya dev kompleks
tümörlerin vaskülarizasyonu ve vasküler komşulukları belirlenebilmektedir. Ayrıca embolizan ajanların kullanıma
girmesiyle beraber hipervasküler tümörlere preoperatif endovasküler embolizasyon uygulanarak tümör vaskülaritesi
azaltılabilmekte veya tamamen avasküler hale getirilebilmektedir. Cerrahi öncesinde tümör vaskülaritesinin azaltılması
cerrahi tekniği kolaylaştırmakta, ameliyat süresini kısaltmakta, hemorajik komplikasyonları ve dolayısıyla morbiditeleri
ve mortaliteyi azaltmaktadır. Bu çalışmada kliniğimizin hibrid tümör cerrahisi deneyimini sunmayı amaçladık.
Kliniğimizde 2020 ? 2022 yılları arasında 5 hastaya hibrid tümör cerrahisi yaklaşımı uygulanmıştır. Üç hastanın tümöral
lezyonu tama yakın embolize edilebilirken 1 hastada majör vaskülarizasyon %50 oranında azaltılmış ancak minör
vaskülarizasyon anastomozlar nedeniyle aynı kalmıştır. Preoperatif endovasküler embolizasyon uygulanan hastaların
cerrahisi sırasında besleyici arterlerin embolizan ajan ile kapanmış olduğu görülmüş ve cerrahi teknik mükemmel
düzeyde kolaylaşmıştır. Hibrid yaklaşım planlanan diğer hastada ise penetre edilebilir bir besleyici izlenmemiştir. Ancak
nüks dev sfenoid kanat kitlesi için cerrahi planlanan bu hastada vasküler anatominin ve konfigürasyonun anjiyografik
olarak ortaya konulması cerrahi eksizyon sırasında patolojik olmayan vasküler yapıların korunması için oldukça değerli
bir yol gösterici olmuştur. Hibrid yaklaşım ile tedavi edilen hastalarda endovasküler girişime bağlı hiçbir komplikasyon
ile karşılaşılmamıştır. Sonuç olarak; seçilmiş vakalarda tümör yönetiminde hibrid yaklaşımların cerrahi rezeksiyonu
kolaylaştırdığı ve bu yolla morbidite-mortaliteyi azalttığı kanaatindeyiz. Ancak hibrid tümör cerrahisi güncel bir konu
olup henüz yeterli veri oluşmamıştır. Bu alanda gerçekleştirilecek daha kapsamlı morbidite-mortalite çalışmaları ve
maliyet yararlılık analizleri daha güvenilir kanıtlar ortaya konulması açısından önem arz etmektedir.