Özet
Serebral dolaşımla ilgili ilk tanımlamayı 1664 yılında anatomist Thomas Willis yapmış, sonraki iki yüzyıl boyunca da bu konu anatomistler için ilgi
çekici olmuştur. 1872 yılında Heubner, infüzyon tekniği ile kendi adı ile anılan damar da dahil olmak üzere bir çok küçük serebral arteri detaylı
olarak tanımlamıştır. Windle, 1884-1888 yılları arasında kadavralarda serebral damarların anomali ve varyasyonlarını yayınlamıştır. 1900'lü
yıllarda damarların dağılım bölgeleri ortaya çıkarılmış ve özellikle vasküler dağılımın bölgeleri ile birlikte çeşitli klinik sendromlar tanımlanmıştır.
1922 yılında Sicard ve Forestier, Lipiodol kullanarak hayvanlarda serebral arterleri ilk kez görüntülemiştir. Egas Moniz'in 1927 yılında serebral
anjiyografiyi klinik kullanıma sokması hem serebral damarların anatomisi hakkında, hem de anevrizma veya vasküler malformasyon gibi
vasküler patolojilerin daha kolay tanımlanmasında devrim yaratmıştır. 1960'lardan sonra anjiyografi tekniğinin gelişmesi sonucunda normal
serebral damar anatomisi ve varyasyonlarının tespit edilmesini daha da kolaylaştırmıştır. Özellikle serebrovasküler anatominin iyi bilinmesi,
arteriyal perforan damarlar hakkında detaylı anatomik bilgilere sahip olunması, mikrocerrahi yöntemle ameliyat esnasında damarları korumak
yaşamsal öneme sahip olmuştur. Bu makalede, merkezi sinir sisteminin arteryel anatomisi, cerrahi esnasında dikkat edilecek noktalar, her bir
arterin beslediği alanlar ve arter tıkanıklığında oluşan klinik tablo hakkında derlenen bilgilerin sunulması amaçlanmıştır.