Türk Nöroşirürji Dergisi 2011 , Vol 21 , Num 2
Kavernöz Sinüs Meningiomlarında Tedavi Seçenekleri
Türker KILIÇ
Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, İstanbul

Özet

AMAÇ: Bir neoplazmın onkolojik tedavisi, tümörün cerrahi olarak çıkarılmasının ötesinde bir kavramdır. Muhtemelen bu gerçek, son on yıldaki kavernöz sinüs meningiomları üzerinde devam etmekte olan tartışmanın sebebidir. Kavernöz sinüs meningiomlarının optimal yönetimi üzerindeki tartışma, farklı tedavi stratejilerini karşılaştırmayı hedeflemektedir: (a) radikal cerrahi rezeksiyon ve (b) radyo-cerrahi tedavi ile tamamlanan konservatif cerrahi rezeksiyon.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Bölümümüzde GK tesisinin 1997'de hizmete girmesinden önce ve sonra kavernöz sinüs meningiomlarının tedavi stratejisindeki değişimin doğal öyküsü, sözü edilen 2 stratejiyi karşılaştırmamıza olanak verdi. Hastanede Leksell GK ünitesinin 1997'de kurulmasından önce, Marmara Üniversitesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü ve Tıp Fakültesi (Istanbul, Türkiye) kavernöz sinüs meningiomlu hastaları, radikal rezeksiyon kullanarak (radikal strateji, grup A, 10 hasta) tedavi ediliyordu. Aynı ekip taradından, 1997'den sonra, ekstrakavernöz sinüs tümör komponentinin cerrahi olarak çıkarılması ile birlikte intrakavernöz kısmın GK irradyasyonu anlayışı (konservatif strateji, grup B, 12 hasta) kullanıldı. İlk basamak tedavi olarak GK ile tedavi edilen diğer bir grup hasta da (GK grubu, grup C, 26 hasta) analiz edildi.

BULGULAR: Üçüncü yılın sonunda, grup B ve C'de daha stabil tümör hacmi kontrolu sağlandı; ikinci yıldan sonra, tümör hacmi-zaman grafiğinde bir eğim saptandı. Grup B daha az kranial sinir ilişkili komplikasyon ile sonuçlandı; kranial sinir defisitlerinde belirli bir düzeyde iyileşme gözlendi.

SONUÇ: Aynı hastane ortamında, aynı beyin cerrahisi ekibinin çalışması sonucu, kavernöz sinüs meningiomları için 2 farklı yönetim stratejisini karşılaştırdığımızda, biz ekstrakavernöz rezeksiyon ve ardından GK'nın radikal cerrahi kadar etkin olduğu sonucuna varıldı. Kranial sinir komplikasyonları ve üçüncü yıl tümör hacmi kontrolu başarısı göz önüne alındığında, konservatif yaklaşım daha iyi sonuçlar doğurdu. Daha geniş serilerle daha uzun izlem gereklidir.