Özet
İntrakraniyal anevrizma, serebral arter duvarındaki zayıflık nedeniyle kan damarının lokalize balonlaşmasıdır. En sık 30 ila 60 yaşlar
arası görülür. Anevrizmaların %90"ından fazlası 10 mm"den küçüktür ve anterior serebral sirkülasyonda yerleşir. Kazanılmış hastalık
veya kalıtsal faktörler nedeniyle anevrizma gelişebilir. Young-Laplace Yasası tarafından tanımlandığı gibi, artan alan, anevrizmal
duvarlarının gerginliğini artırmakta ve genişlemeye yol açmaktadır. İntrakraniyal anevrizmalar, kazanılmış veya genetik koşullardan
kaynaklanabilir. Hipertansiyon, sigara, aşırı alkolizm ve obezite gibi yaşam tarzı hastalıkları beyin anevrizmalarının gelişmesi ile
ilişkilidir. Kokain kullanımı, kafa travması ve enfeksiyonlar, aort koarktasyonu, arteriovenöz malformasyon, bağ dokusu hastalığı ile
ilişkili genetik yatkınlıklar: otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, nörofibromatozis tip I, Marfan sendromu, çoklu endokrin
neoplazi tip I, psödoksantoma elasticum, kalıtsal hemorajik telanjiektazi ve Ehlers-Danlos sendromu tipleri II ve IV bunlardan
bazılarıdır. Elastin, kollajen tip 1 A2, endotelyal nitrik oksit sintazı, endotelin reseptörü A ve sikline bağımlı kinaz inhibitörü dahil
olmak üzere spesifik genler intrakraniyal anevrizmaların gelişimi ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. İnterlökin 6"daki mutasyonlar
koruyucu olabilir. Son zamanlarda, intrakraniyal anevrizmaların gelişimi ile ilgili olarak birkaç genetik lokus tanımlanmıştır. Bunlar
1p34-36, 2p14-15, 7q11, 11q25 ve 19q13.1-13.3"ü içerir. Rüptüre serebral anevrizmanın prognozu tüm bu genetik yatkınlıklara
karşın, anevrizmanin boyutuna, lokasyonuna, kişinin yaşına, genel nörolojik durumun ciddiyetiyle ilişkilidir.